Özlem Yücelener – Hillsider Magazine 82 – Bahar 2016

 

Şimdi hemen gözünüzü kapayın. Dışarda, bulunduğunuz ortamda havanın 16 derece olduğunu düşünün. Üzerinizde ne olabilir? Mont, palto, atkı, bere, eldiven? Evet, Muhtemelen! Gözünüzü açın etrafa bir bakın. Sonra tekrar kapayın. Şimdi de deniz düşleyin, çarşaf gibi berrak denizde alabildiğince yüzüyorsunuz… Deniz kum güneş, hava ise olabildiğince sıcak, yani keyifli bir yüzüş gerçekleştiriyorsunuz… Peki, şimdi bu iki sahneyi birlikte düşünün: Su sıcaklığı 16 derece… Ve siz alabildiğince yüzüyorsunuz denizin içinde… Sizce bu ne kadar mümkün? Anlayabilmek için şu soruları dönüp kendinize bir sorun ve mümkünatını kendiniz ölçün.

 

16 derece ve daha soğuk suda sadece mayo, bone ve gözlükle, başka hiçbir koruyucu olmadan yüzebilir miyim?
Denizanalarının yoğun olduğu bir denizde panik olmadan yüzebilecek miyim?
Gece karanlıkta yüzmek istiyor muyum?

 

Manş Denizi’ni, yani bildiğiniz 34 Km’lik mesafeyi, yüzerek toplam 17 saat 52 dakikada geçen 4 kadın yüzücü 4ForBlue takımının başlangıç noktaları bu sorular olmuş. Bu sorulara cevaplarını içselleştirdiklerinde zaten çoktan yüzüyor bulmuşlar kendilerini denizde.

İçeriği bu kadar zorlu olan başarıyı anlatmaya önce kolaydan başlayayım ve 4ForBlue kadınları kimlerdir size tanıtayım.

Günışığı Ceren Stevens – Profil Fotoğrafı / 31 / Triatlet / 11 Yıldır Yüzüyor

1985 yılında dünyaya gelen bir İzmirli Günışığı. Dalgıçlık ve cankurtaranlık gibi birçok eğitim sertifikası bulunan Günışığı, Spor Akademisi okumak istemesine rağmen Güzel Sanatlar Fakültesi’ni bitirmiş. Bundan tam 11 yıl önce yüzme maratonuna başlamış olmasına rağmen havuzda, açık deniz yarışında, her alanda başarısını kanıtlayanlardan. Hatta yetinmeyip üzerine 2014 yılında “Half Ironman” olmanın tadını çıkaranlardan! Şu an, yakın zamanda başladığı yüzme antrenmanlarına ve çıktığı bu yola Amerika’da devam ediyor.

 

Sadiye Kuş – Profil Fotoğrafı / 44 / Dermatolog / 3 yıldır yüzüyor

1972 yılında ABD doğumlu. Saint Benoit Fransız Lisesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Dermatoloji uzmanlığını tamamladı. Şu an Anadolu Sağlık Merkezi’nde Dermatoloji Uzmanı olarak çalışıyor.

 

Seda Kansuk – Profil Fotoğrafı / 45 / Eczacı / 4 Yıldır yüzüyor

1971 yılında İzmir’de doğdu. İzmir Özel Türk Lisesi’nin ardından, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirdi. Aynı üniversitede, yüksek lisans ve doktora eğitimi aldı. İzmir’de “Ekim Eczanesi”ni açtı. İzmir Eczacı Odası, Çağdaş Eczacılar Derneği ve Gaziemir Kent Kadın Konseyinde, yönetici ve alt komisyonlarda uzun süreli görevler aldı. Yüzme sporuna, 2012 yılında, çocuklarını yüzme antrenmanlarına getirip götürürken başladı.

 

Sinem Tüzer – Profil Fotoğrafı / 43 / Meslek / 9 yıldır yüzüyor

1973 yılında İzmir’de doğan Sinem, İzmir Özel Türk Lisesi’nden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği ve ardından, aynı üniversitede İşletme Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Şu an Deloitte Türkiye, İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapıyor ve kendisi 2007 yılından bu yana Galatasaray Master Yüzme Takımı’nda yarışıyor.

 

Manş Denizi Neresi?

Biz Türkiye’de Fransızlar gibi Manş olarak adlandırıyoruz ama İngilizler “English Channel” denmesini tercih ediyorlar, Fransızlar ise “La Manche”.
Dover, İngiltere’nin güneydoğusunda, Fransa ile karşı karşıya bir liman kenti kendisi. Dünyanın deniz trafiği en hareketli gemi hatlarından biri olan Manş kanalının en dar kısmı Dover ve Fransa’da Calais arası; o da 34 Km kadar yakını (!)… Bu nedenle Dover’in tarih boyunca stratejik bir önemi olmuş ve yüzyıllar boyunca İngiltere’den anakaraya giriş ve çıkış kapısı görevi görmüş Dover. Bunun yanında da rekor denemesi yapmak isteyen yüzücüler için tam anlamıyla bir cazibe noktası…

 

İstatistiklerle Manş Denizi:

2014 yılı istatistiklerine göre Manş Denizi’nde bugüne kadar 1.426 kişi 1.903 solo geçiş, 5.873 kişi 1.183 takım geçişi gerçekleştirmiş.
Toplamda tüm yüzücülerin %37,2’si kadın.
Everest’te gerçekleştirilen zirve sayısının Manş geçişlerinin (3086) iki katından fazla olması Manş’ın zorluk derecesi açısından bir fikir verebilir.

Everest ile karşılaştırabilmek için Şubat 2014’ün istatistiklerine bakarsak, Everest’te Sir Edmund Hillary ve Sherpa Tenzing Norgay’ in 1953 yılındaki zirvelerinden beri toplam 6.871 kez zirve gerçekleştirilmiş.

Manş’ı tarihte yüzerek geçen ilk kişi kim ya da kimler derseniz; B. Johnson isimli bir İngiliz denemiş başarılı olamamış, Giovan Maria Salati isimli İtalyan askeri Manş’ı tutuklu olduğu İngiltere’den kaçmak için kullanmış ve başarmış. Esasen, kayıtlara geçen ilk gerçek yüzücü ise, 25 Ağustos 1875’te 22 saatten daha kısa bir sürede Dover’den Calais’e tek başına yüzerek geçen Matthew Webb olmuş. Çizdiği zigzaglar yüzünden ise Webb’in yüzdüğü bu mesafe 64 Km’yi bulmuş!

Manş’ı solo yüzerek geçen ilk Türk kim derseniz, 1954’te Murat Güler ve ilk Türk kadını ise 1979’da Nesrin Olgun’dur.

 

Herhangi Bir Açık Denize Göre Manş’ın Zorlukları:

Manş’ı yüzerek geçmek zorluk açısından hep Everest’e tırmanmakla karşılaştırılmış.

Genel zorlukların başında hipotermi, yani vücut ısısının uzun süre soğuğa maruz kalma nedeni ile anormal olarak düşmesi geliyor. (http://dailynews.openwaterswimming.com/ 2013/04/mount-everest-vs-english-channel-which.html)

 

4ForBlue Nasıl Oluştu?

4forBlue takımındaki kadınların bir araya gelmesini sağlayan kişi Seda Kansuk. Seda’nın dileği ve hedefi ise Manş Denizi’ni sadece Türk kadınlarından oluşan bir takım ile birlikte geçerek Türk kadınlarının neler yapabileceğini topluma hatırlatmak! Önce bir proje tasarlıyor ve elbette hayallerinin peşinden gerçekten koşmak isteyen herkes gibi hayalini kâğıda döküyor. Hayali olarak, sadece Türk kadınlarından oluşan bir Türk Kadın Takımı kurarak Manş Denizi’ni 2015 yazında geçmek ile başlayan bir yüzme projesi çiziyor.

Bu hayal kafasında Kansuk 2014 yılında, Asya’dan Avrupa’ya Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’na katılıyor. 1.500 yüzücüyü Kuruçeşme’den Kanlıca ’ya, başlangıç noktasına taşıyan şehir hatları vapurunda, yüzlerce kadın arasından bir kadının yanına oturuyor; o kadın Sadiye Kuş! Manş Denizi geçiş hayalini o kısa yolculukta, bir yarışın başında belki de bir sonraki yarış arkadaşını bulmuşçasına hemen Sadiye ile paylaşıyor. Bu projeden daha doğrusu bu hayalden oldukça etkilenen Sadiye, aynı akşam master yüzücü arkadaşı Sinem Tüzer’i arıyor. Sinem’in de “Evet” demesiyle gruptaki kadın sayısı 3’e ulaşıyor. Son olarak Seda, İzmir yüzme camiasından tanıdığı, triathlon sporcusu Ceren’i da gruba dâhil edince, Manş Denizi’ni geçecek 4 Türk kadınından oluşan takım tamamlanmış oluyor!

 

4ForBlue İsmi Nereden Geliyor?

Rüzgârın ve dalgaların yüzümüze çarptığını hayal eden kadınlar onlar. Yorulduklarında tutunacak hiçbir yer yok olmadığının bilincindeler ve sadece yüzmekteler… Dipte güneş ışığı huzmelerine bakarak, yüzlerinde tuzlu suyu hissederek. Deniz; çoğu yüzücü için olduğu gibi onlar için de özgürlük, enerji, adrenalin, keyif demek. Denizin rengi mavi, dünyanın %70’i de mavi. Deniz; onları bir araya getirdi, 4’ü de seviyor denizde yüzmeyi ve 4 kadın, bu mavi küredeki, birçok mavilikte yüzmek adına bir araya geldi: Akdeniz, Manş, İstanbul Boğazı ve Ege Denizi! Ama hayatta hepsinin bambaşka renkleri de var; onlar kadınlar, anneler, eşler sevgililer, yüzücüler, mühendisler, doktorlar, eczacılar, sanatçılar aynı zamanda arkadaşlar, dostlar ve komşular. Fakat tüm farklı renkleri bir yana, onlar “mavi” için bir aradalar! Ve buradaki mavi renk, onla için birçok duyguyu barındırıyor içinde: Özveri, tolerans, sabır, mücadele, birliktelik, dostluk, sevgi, fedakârlık, disiplin, tutku, hedef, başarma isteği, eğlence. İşte, 4forBlue isminin hikâyesi tüm bu düşünce ve duyguların etkileyici ve büyüleyici bileşiminden gelmekte.

 

4ForBlue Ne Kadar Sürede, Nasıl Hazırlandı?

Psikolojik boyutu bir yana, fiziksel hazırlık bir başka yana, bir de manevi olduğu kadar maddi boyutu da var bu yarışın hazırlık kısmında. Fiziksel ve zihinsel kısmını oturttuktan sonra, Manş Denizi geçişi için sponsor arayışına başlıyorlar ve içinde yaşadığı topluma değer sağlamayı temel sorumluluk alanlarından biri olarak gören Teknosa ile anlaşıyorlar. Sponsorluk anlaşması sonrası da artan sorumlulukları sebebiyle antrenmanları sıklaştırıyorlar. Havuz antrenmanlarının yanı sıra Manş’ı geçebilme başvurusu şartlarından biri olan “150C veya daha soğuk sularda, en az 2 saat yüzebilirlik”lerini kanıtlayan belgeyi almak için Malta’da bir yüzme kampına, Teknosa sponsorluğunda katılıyorlar ve takım halinde, “Manş Denizi Geçişi Yüzebilirlik Belgesi”ni almaya hak kazanıyorlar.

Malta’daki kampın yanı sıra, Manş Denizi’nde kendilerini bekleyen soğuk su için, kış mevsiminde, hepimiz kayak yaparken Alplerde onlar Bozcaada ve İzmir’de soğuk su antrenmanları yapıyorlar. Şubat 2015’te Günışığı, Sinem ve Seda Datça Kış Maratonu’na katılıyorlar.

Tam bir yıl boyunca, yoğun iş tempoları ve özel hayatlarındaki sorumlulukları el verdiğince Manş geçişi için hazırlanıyorlar.

 

4ForBlue Ne Yaptı ve Bunu Nasıl Başardı?

4ForBlue’da herkes “Hiç bir şey tesadüf değildir” felsefesine kuvvetle inananlardan. 4 kadın; aslında biraz kendilerini biraz da birbirlerini keşfediyorlar. Ne kadar farklı ve ne kadar aynı olduklarını yol boyunca pekiştirdikleri dostluklarında yaşayarak fark ediyorlar. Yorucu, zorlayıcı, soğuk, fiziksel olarak kötü hissettikleri, stresin maksimum olduğu ortamlarda hep beraberlerdi. Gerginlerdi ama herkes birbirinin gerginliğini idare edebildi ve kendisini çok iyi yönetebildi. Herkes, gruba artı bir değer katmış: Sinem’in enerjisi ve neşesi; Sadiye’nin aklı ve kararlılığı; Seda’nın anaçlığı ve uyumu; Günışığı’nın gençliği ve sevgisi sayesinde bireysel olarak yüzme antrenmanlarının yanı sıra, takım olmayı da en güzel şekilde başarmış oldular.

 

Başarının Hayatlarına Kattıkları Ne Oldu, Geçiş Hazırlıkları Boyunca ve Sonrasında Ne Farklılaştı?

Elbette öncelikle en çok tecrübe ettikleri; süreç boyunca spor yaparak sağlıklı ve düzenli bir yaşantı ve bunun kendilerine fiziksel ve zihinsel katkısı. Sonraki en iyi artı, yakınlarına ve çocuklarına örnek olmanın yerli hakkı. Birlikte paylaştıkları ve büyüttükleri dostluk da cabası! İnsanoğlunun istedikten ve istediği hedefe ulaşmak için çalıştıktan sonra her şeyi yapabileceği gerçeği ise çıktıkları bu yolculuğun en büyük kanıtı. Macera dolu bir 17 saat 52 dakika, birçoğumuzun hiç durmadan bu kadar uzun süre yaptığı başka bir şey olmayabilir de! İstesek bu kadar saat bile uyuyamazsınız. Uyumak bile mümkün değilken yüzme dışında farklı bir sporu yapmak veya bu kadar uzun süren başka bir aktivite bulmak için fazla düşünemiyor insan. Bir alternatif, dünyanın bir ucundan öbür ucuna, mesela İstanbul’dan Sydney’e uçmak olabilir belki bu süre diliminde. 4ForBlue, dünya master yüzme camiasından birçok yüzücü arkadaşlarından ve ayrıca çevrelerindeki birçok arkadaşlarından esinlendiklerini görüyorlar bu süreçte. Özellikle evli ve çocuklu Türk kadınları, daha standart bir hayat düzeni içinde olabiliyor. Üstüne üstlük bir de çalışma hayatının içindeyseler hepten her şeyden vazgeçme potansiyeline sahipler demek. Fakat tam da bu noktada 4ForBlue, tüm bu geçişi, tabuları yıkan bir olay olarak yaşarken etrafına da bunu birebir yaşatıyor.

 

Beklentiyle Gerçekleşen Arasındaki Fark Neydi?

Bu soruya 4ForBlue’nun cevabı çok net: “Manş geçişi beklentimizden çok da uzak gerçekleşmedi”. Beklentileri dışında gelişen tek olay, içlerinden birinin geçiş boyunca mide bulantısı içerisinde olmasıydı. Ancak günün sonunda baktığımızda, elbette her tecrübede olduğu gibi, hakkında ne kadar çok okuyup araştırsanız, konuşsanız, hayal edip kendinizi hazırlasanız bile, o süreci yaşarken bambaşka duygular içerisinde olunca, beklenti ve gerçekliğin yeniden tanımlamasını yapıyoruz tecrübe esnasında esasında. Bu yüzden fark yerine, gerçekleşenin beklentiye ne kadar “yakın” olduğuna bakmak doğru olabilir bu noktada.

 

Hangi Konuda Çok İyilerdi?

4ForBlue olarak hem zihinsel hem fiziksel olarak yorucu, zorlayıcı ve stresli ortamlarda hep beraberlerdi. Gergin olsalar bile birbirlerinin gerginliğini yatıştırmayı iyi bildiler. Aynı zamanda herkesin gruba artı değer kattığı birbirinden farklı güçlü yanlarının olması da en büyük avantajlarıydı. Bireysel olarak yüzme antrenmanlarında başarılı olmalarının yanı sıra, takım olabilmeyi ve bu başarıya takım olarak imza atabilmeyi bu sayede başardılar.

 

Neyi Farklı veya Daha İyi Yapabilirlerdi?

Elbette “iyi” nin her zaman “daha iyi” si vardır. Düşününce elbette ki daha kısa sürede yüzebilirlerdi, daha fazla antrenman yapabilirlerdi, geçişe daha iyi hazırlanabilirlerdi ama “daha” sını istediler mi bunu kendileri de bilemiyorlar bu yüzden “olduğu kadar olmadığı kader” diyerek hallerinden memnun olmayı tercih ediyorlar.

 

Hazırlanırken, Geçiş Esnasında ve Başarı Sonrasında Hangi Duygu ve Düşünceler Ağır Bastı?

Hazırlanırken: Hep anın keyfini yaşamaya çalıştılar. Neticede süreç de sonuca ulaşmanın kendisi kadar keyifli.

Geçiş sırasında: Geçişi sanki bir rüyadaymış gibi tarif ediyorlar. Küçük bir teknede İngiliz bir gözlemci, İngiliz 2 kaptan ve İngiliz bir yardımcı düşünün. Gündüz gece 17 saat boyunca gündüzü de geceyi de görmek kimisinde teknede kimisinde suyun içinde. Ancak gözünüzü kapayınca akla gelebilecek anlardan.

Başarı Sonrasında: Korkular yerini mutluluğa, şüpheler eminliğe, endişeler heyecanlara ve beklenti yerini başarıya bırakınca, tüm anının değdiği konusunda fikir birliğine varıyorlar.

 

 

Akıllarında Kalan Düşünce ve Hislere Dair ilk kelimeleri:

Macera, dostluk, azim, disiplin, inanç, birliktelik…

 

Bu Noktaya Gelmek için Ne Gerekiyor – Zihinsel, Fiziksel, maddi, manevi?

Özellikle geçiş esnasında zihinsel güç önemli; gecenin karanlığı, soğuk ve denizanaları yerine olumlu hislerle doldurmanız gerekiyor zihninizi.

Fiziksel anlamda, haftalık 3-4 kez yapılacak en az 2 km’lik yüzme antrenmanları ve ayrıca soğuk suda yüzme deneyimi önemli.

4ForBlue olarak bir takım geçişi yaptıkları için manevi olarak birbirlerine olan bağlılıkları son derece önemliydi. Nitekim birbirlerinden aldıkları güç kadar ailelerinin gösterdiği destek de onları cesaretlendirdi. Sponsorları Teknosa’nın ise maddi manevi yanlarında olması, bu geçişin gerçekleşmesinde büyük etkenlerden biri.

 

4ForBlue olarak Bir Sonraki Hedefleri Ne?

Seda’nın projesi, 4 yılda, 4 farklı mevsimde, 4 farklı denizi geçmek. Bu hayallerini 4 ardışık yılda gerçekleştirebilirler mi onlar da emin değiller ama birbirlerine o kadar bağlanmışlar ki ister 4 ardışık yıl içerisinde, ister 5 yılda 1 onlara pek de fark etmemekte. Bu süreyi kendileri de bilemeseler de, en iyi bildikleri şeyin birlikte başka geçişler de yapacakları olduğunu çok net söyleyebilirim.

 

Bu yazıyı okudunuz heyecanlandınız, siz de konuya merak sardınız, peki ya siz bu tecrübe için ne yapmalısınız?

İlk seferinde bu deneyime solo değil takımla başlamak daha iyi bir fikir olabilir.

Sürecin en başında en elzem olan aşamalar, tekne ve kaptan bulma, geçişi onaylayacak kuruluşlara kayıt işi, tekne seçimi, yüzülecek tarihin ve takımdaki sıralamanın belirlenmesi ve 16 derecenin altında yüzebilmek için soğuk suda yüzebilirlik belgesi…

Bu temel noktalarla birlikte, bu tür bir tecrübeyi detaylı olarak araştırıp öğrenmek ve birinci ağızdan dinlemek isterseniz 4ForBlue yüzücüsü Sadiye Kuş’un tüm bu başarıyı en ince detayına kadar kaleme aldığı bloğu http://alternatifrota.com/2015/07/20/mans-gecisi-icin- nacizane-bir-rehber/ ‘a bir göz atmanız gerekir.

 

 

Son Olarak;

Benim için buradan çıkan ders, istediğinizi başarmak için hele de bu gibi fiziksel ve zihinsel anlamda zorlu yolu aşmak için anne olmak, eş olmak, çalışmanın bahane yerine geçmediğinin, yer, yaş, cinsiyet vb. kriterlerin hiçbirinin bağlayıcı olmadığının, günün sonunda her şeyin sizde bittiğinin ve istendikten sonra ve yeterli çaba sarf edildikten sonra her şeyin mümkün olduğu gerçeği. 4ForBlue da zaten kendi başarılarımda çıkardığım bu dersin, kendim dışında başka sporcuların da başarılarında da yakalamak ve kanıtlamak, bu inancın mümkün olduğunun en büyük göstergesi. Bu yüzden de eğer üşenmez en azından bir denerseniz, 4ForBlue’ya ve bu yazıma oturduğunuz yerden imrenmekle kalmayıp siz de kendi başarı hikayenizi “yüzebilirsiniz” (“Hikayenizi Yüzmek” = “Yüzmedeki Başarınızla Kendi Hikayenizi Yazmak”).

 

4ForBlue kadar cesur ve kendinizden emin değilseniz bir süre daha “konfor alanınız olan sularda” takılmaya, havuzda veya kıyıda yüzmeye devam edebilirsiniz. Ya da aklınız bu tecrübeyi denemede çok kaldıysa ön keşif olarak İngiltere’nin en güney ucundan Fransa’ya bugün feribotla, Eurotunnel ile ulaşabilirsiniz. Yazımı okuyunca heyecanlanıp hemen harekete geçmek isteyenlere benden son bir dipnot; 1875’te Kaptan Matthew Webb’in başlatmış olduğu gibi 22 saatte yüzerek geçmeyi ise asla tek başınıza denemeyiniz 🙂

 

Özlem Yücelener